30 Ağustos 2013

anneanne

Ailenin meleğiydin. on beş gün önce hastalığına derman bulma umuduyla götürdük seni hastahaneye, kalan ömrünü daha ferah geçirmen için. giderken her zaman gülümseyen o nur yüzün hastalığın da etkisiyle sararıp solmuştu ama sen yine de pozitiftin, umutluydun. umutluyduk. gittin, günler geçti ameliyat günü geldi çattı. hepimiz ürküyorduk çünkü yaşın bu ameliyatı atlatabilmek için pek de uygun değildi. doktor da biliyordu bunu ama elden gelen başka bir şey kalmamıştı. ya kaldıramazsa düşüncesi değil de ya iyileşirse düşüncesiyle götürmüştü zaten evlatların seni. bir saat iki saat üç saat beş saat derken çıktı dediler. umutlar çoğalmıştı çünkü sağ salim çıkabilmeyi başarmıştın, buna direnmiştin. sıra o geçmek bilmeyen yoğun bakım devresine geldi. üç gün orada gözetim altında tutulmalıydın, belki de daha fazla. bir gün geçti iyiydin. iki gün geçti yine iyiydin. canın yanıyordu belki ama hayattaydın. nefes alıyordun bir kere. üç gün yoğun bakımda tutulman gerekiyorken beş gün çıkarmadılar seni oradan. yolunda gitmeyen bir şeyler vardı çünkü. ama kimse haberdar değildi. birkaç gün sonra taburcu olup kurtulacak artık gözüyle senden haber beklerken hiç beklemediğimiz bir anda gittin. kalbin bunu kaldıramadı. iki kez kalp krizi geçirdin. ikisini de atlattın ama üçüncüye vücudun direnci kalmadı, pes ettin. ters giden bir şeyler olduğunu öğrenmenin şokunu atlatamamışken bizden ayrılışının şoku geldi. umutlarımız çürüdü. dedem seni almaya giderken bütün sevenlerin toplanmış seni bekliyorduk, seni son yolculuğuna uğurlamak için. o kadar geniş kalpli bir insandın ki aklına gelebilecek herkes oradaydı. seni uğurlarken herkes berbattı. berbattık. ama metanetli olmak zorundaydım. çünkü annem senin haberini aldığından beri kendine gelemedi. feryatlar içinde ağlıyordu sürekli ve ben ona destek olmalıydım. çünkü zaten o da milyon çeşit rahatsızlığı olan biriydi ve farkında olmadan kendine zarar verebilirdi bu yüzden metanetli olmak zorundaydım sen de böyle olmasını isterdin zaten. kabullenmek istemiyordu ki gidişini. kimse istemiyordu. annesiz kalmanın ne demek olduğunu sen de biliyordun zaten. ama hepimiz öylece izledik sen giderken. sadece izledik. "başın sağ olsun" cümlesini belki yüzlerce kez duyduk hepimiz. bu cümle öyle bir cümle ki söyleyenin vicdanını rahatlatır duyan kişinin ise acısına tuz biber olur. ama elden ne gelir ki. 
sen çok güzel bir hayat sürdün. iyi dostlar kazandın. ben sanmıyorum ki senin arandan tek kötü kelime edecek biri olsun. aramızdan ayrıldığın için değil, daha önce de böyleydi bu. senin adın geçtiği zaman pozitif şeyler duyardık hep. belki bizim için bu günleri atlatmak zorlayıcı olacak ama sen kurtuldun. ne olursa olsun kurtuldun sen. acıların dindi. eğer bu iyileşme şansın olan ameliyatı denememiş olsan zaten bugün yine aramızda olamayacaktın, en azından doktorlar böyle söylüyor. sen denemiş oldun. yaşamak için ufak da olsa bir umut varken buna direnmeye çalıştın. ama olmadı be anneanneciğim. 84 sene biçilmiş ömrün, elden gelen hiçbir şey yok malesef. dedem çocuklarına emanet. huzur içinde uyu sen. aramızdasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder