05 Eylül 2012

güvenme(me)k

 İnsanlara güvenmek istersin ki güvenirsin de. Çünkü güvenmek zorunda hissedersinn kendini. Bastırılamayan yaratılıştan gelen duygulardan biridir bu.Bu gibi sebeplerden dolayı istemsiz güvenirsin birilerine.Ama gel gör ki bir gün birisi çıkar gelir ve senin o güven duygunu alt üst etmeyi pekala başarır.İşte o zaman anlarsın ki bu dünyada sadece kendine güvenmeli insan. Kendi ayakları üstünde durabilmeyi, insanların sözlerine aldırış etmeden başı dik yürüyebilmeyi öğrenmeli mesela.

   Bir insan neden güvenmez hiç kimseye? Bunu önyargılarımızdan sıyrılıp sorgulamak gerek aslında ama çoğu zaman böyle olmuyor olamıyor ne yazık ki. O insanın güvenini kazanamadım acaba neden  demek yerine o insan önyargılarınızda boğulup gidiyor.Neden şüpheci tavırlar sergilendiğini, bunun altında yatan olayların neler olduğu merak bile edilmiyor nedense.

   Güven ya da güvensizlik deneyimler sonucu oluşan bir olgudur.İnsanın yaşadıklarından ortaya çıkardığı bir derstir. Sokak kedilerine bakın örneğin, yanına yaklaşacak olsanız olabildiğince hızlı bir şekilde kaçar sizden, uzaklaşır. Önüne yiyecek bir şey atacak olsanız yine korkar ilk anda. Neden mi? Çünkü o bin bir türlü sokaklarda her türlü şiddet içerikli davranışa maruz kalmıştır. Bazıları korkusundan bazıları şakasına bazıları zevkine, sanki bir topa vururcasına sallamıştır ayağını kedilere. Kedi bütün bunları bildiği için sen ona yardım etmek istesen de güvenmez sana güvenemez. Sahipli evcil kedileri düşünecek olursak onlar sokak kedilerine nazaran daha iyi durumdadır. Sahibine alışmıştır, ona güvenir. Gel dediğinde koşa koşa gelir yanına.Ama hele bir ters hareket görsün sahibinden o zaman kendi çapında savunmaya geçer tabi o da.Yani sana güvenmez bazı durumlarda. Ama sokak kedileri hiçbir zaman güvenmez.

   Demek istediğim, insanlar da böyle. Bazıları hayat şartları gereği gayet sakin bir hayat sürdürürken bazıları da daha sancılı hayatlar sürdürür. Bazen arkadaşından bazen sevgilisinden belki de bazen ailesinden, tabiri caizse tekme yiyerek sürdürüyor hayatını.İnsanlara kendinden bile fazla güveniyor mesela yeri geliyor. Ama bunun karşılığı olarak mutsuzluğu, hüznü alıyor. Hal böyle olunca içini bir güvensizlik duygusu kaplıyor o insanın, kimseye güvenemiyor. Septik kişilikler diyebiliriz bu insanlar için. Çünkü "şüphe, güvensizliğin en temel besini olarak aynı zamanda insanın ruhunu ve aklını kemiren bir canavardır." Tabi bu canavar, öyle çok da soyut bir şey değil, insanların yarattığı bir kavram.Peki, o insan istemez mi bu hayatta güvenebileceği birileri olsun? İster tabi ki çok ister ama onun hayat senaryosunda yoktur güvenebileceği birileri. 

   Gelelim benim asıl anlatmak istediğime, bu örnekten alınacak derse.  Yaşamaya çabaladığın hayatında güvenebileceğin tek bir kişi bile varsa (aile bireyleri,arkadaş,sevgili,belki bir komşu vs vs.) senin bu hayatta mutsuz olma sebebin yok demektir. O tek bir kişi yetecektir sana, seni mutlu etmeye.Az önce bahsettiğim örnekteki 'sokak kedisi' değilsen her şey yolunda demektir arkadaşım.

Şu sözler olayı özetlemeye yetecektir sanırım:


Hayatta kimseyece güvenmeyeceksin demek saçmalıktır inan. Ama kime iki defa güvenebileceğini hesaplamalı insan. (Victor Hugo)


'Hiç kimseye güvenmiyorum' diye bir şey yoktur, 'zamanında O'na güvendiğim için, artık kimseye güvenmiyorum' vardır. (Aziz Nesin)


Güven bir karaca kadar çekingendir; insan onu bir kovdu mu, tekrar bulması uzun zamana bağlıdır. (Kurt Bieden Kopf)


Her zaman güvensizlik göstermek, her zaman güvenmek kadar büyük bir yanlışlıktır. (Goeth)